.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Hayat ve Güzel Kadınlar

  Ekmeğimi çıkarmak için geceleri getir götür işleri yapıyorum. İşe çıktığım akşamlardan bir tanesiydi, pek de kalabalık olmayan bir bölgeden çektim bar taburesini. Her zamankinden söyledim kendime. Belirli alışkanlıkları olan ve benimsediklerinden asla vazgeçmeyen bir adamım. Kimileri buna monotonluk diyor.
  
  O kahverengi gözleri üzerimde hissedeli uzun zaman olmuştu. Artık zamanı gelmişti. Şık bir hareketle barmene işaret ettim geçeceğim yeri. Her zamanki gülümsemesini gördüm suratında ve bardağımı sandalyeye oturmamla eş zamanlı olarak önüme koydu. Bu anlarda kullandığım belirli taktikler vardır. Gözlerine bakıp sadece gülümsedim, bu taktiği uygularken hiç konuşmuyordum, reddedilsem bile çevredekilerin anlama ihtimali yoktu. Bana verebileceği en ağır tepki gülümsememek olurdu. Ama olmadı, gülümsedi.
   
  Pencerenin önüne koyduğum tek kişilik koltuğa oturdu, içki ikram etmedim. Masanın üzerine çektiğim iki şerite baktı. ”Bir şeritten sen gidiceksin diğerinden ben. Ama çok hızlı gitme.” dedim gülümseyerek, dinlemedi. Hızlı bir burun hareketi ile eritti şeritleri, her zamanki gibi aldım ben de.
  
  “Ben bir Pamuk Prensesim” dedi. “Her zaman prensler mi uyandıracak prensesleri.” gibisinden bir şeyler zırvaladı. Bir öpücük ile uyandırdı prensi.
  
  Bu akşamki siparişimi getirdiğime ve prens uyandığına göre götürme işlemine geçebilirdim. Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Gözlerime baktı ve “Beraber gelelim.” dedi.
  
  İlk gelmeye başladığımdan beri pis bir huyum var, geleceğim yere gelirken kimseyi beklemem. Her zamanki gibi erken geldim. Sustu.
  
  “Neden susuyorsun?” diye sordum.
  
  “Beni beklemedin.” dedi.
  
  “Hayat güzel kadınları beklemek için çok kısa.” dedim.
  
  Elimi attığımda büyük bir ıslaklık ile karşılaştım. Geldi. Yatağa sabahtan kalma çay dökülmüştü.

14 Şubat 2012 Salı

Bir Çocuk İçin 14 Şubat

  Bu yalnız geçirdiğim kaçıncı sevgililer günü olarak tarihe geçecek bilmiyorum ama bu sevgililer gününde boş boş oturmak yerine ben de bir şeyler yapayım dedim ve geçirdiğim sınırlı sayıdaki sevgililer gününden hangisinin benim için önemli olduğunu düşünmeye karar verdim.Böylece hem yaşadığım sevgililer günlerini düşünerek bugünün boşluğunu dolduracak hem de bugün söyleyecek bir şeylerim olacaktı.
  
  Aldığım güller,kalp şeklindeki yastıklar,parfümler,müzik kutuları falan filan derken kuytu köşelerde gizlenmiş bir hediye buldum 'Cam şeklinde,üzerinde bir ismin yazılı olduğu kalp'.Kalp üzerindeki isim bulanıktı benim için,zamanı düşündüm ve netleştirmeye çalıştım o isimi 'E',aklıma birden okula gitmek için kullandığım servis geldi 'L',Onu çok tatlı yapan o tavşan dişler 'Ç',kömür gözler 'İ',ve birden henüz 11 yaşımda olduğum 'N'.ELÇİN'di ismi.
  
  Elçin ilkokulda bizim sınıfa nakil ile gelmişti.O zamanlar 5.sınıftım ve belki de aşkın ne demek olduğunu o zaman tam anlamasam da şimdi anlıyorum ki ben ona aşıktım.Aynı servise biniyorduk Elçin ile,bu benim için o kadar önemliydi ki,servisten önce ben indiğim için büyük üzüntüler duyuyordum.Keşke o benden önce inse ve onun servisten inene kadar yaşadığı bütün anları onla paylaşabilsem diye düşünüyordum.Bir anlamda ona olan aşkım serviste başlamıştı.
  
  Kapkara gözleri ve tavşan dişleri vardı.Bu ikili o kadar uyumluydu ki benim için,derinlerde kalsa da düşününce hala yüzü gözlerimin önüne geliyor.İlk ona sevgimi itiraf ettiğim zamanı hatırlıyorum (Yine serviste).Sevgime karşılık vermemişti ama ben kararlıydım o benim sevgilimdi.Beden derslerinde hep onu keser onun katıldığı oyunlara katılırdım.
  
  Zaman aktı ve 13 Şubat oldu.Ben 13 Şubata gelinceye kadar bütün planımı yapmıştım kafamda.Yarın sevgililer günüydü ve ben sevdiğim kıza hediye alacak onu etkileyip gönlünü kazanacaktım.Bugünü düşünüp biriktirdiğim paralar ile hediyelik eşya satan bir dükkan gittim.Elimdeki paraya göre hediye seçecektim.Birden gözüme üzerinde yazıların olduğu cam şeklinde bir kalp gördüm.Elimdeki parayla onu alabiliyordum hatta param bile artıyordu.İçeri girdim utangaç bir tavırla ve vitrindeki cam şeklinde kalbi gösterdim.Adam gülümsedi ve 'Üstüne isim yazayım mı?' dedi.Daha çok utanmıştım ve 'Yaz' dedim.Artan para üstü ile de ismini yazdırdım cam kalbin üzerine.'Seni seviyorum Elçin'
  
  O gece heyecandan uyuyamadım.Bütün planım istediğim şekilde işliyordu.Hediyemi servisten inmeden önce verecektim ona (tepkisini görmekten korkuyordum çünkü).
  
  14 Şubat günü okula hiç olmadığım kadar heyecan ile gittim.Zor zapt ediyordum içimdeki heyecanı,o an hemen gelmeliydi...

  Sonunda bütün gün beklediğim ana yaklaşmıştık.Ders bitti ve servislere bindik.Servise bindiğim andan itibaren elim,çantamda sakladığım hediyedeydi.İnmeden hemen önce verecek ve öyle inecektim.En arkada otururdu hep.Diğer çocuklar ile o gün ona yakın oturmak için yarıştım ama yanına oturmayı başaramadım.Bir ön sırasına oturmuştum.
  
  Ve o an geldi.Sakladığım hediyeyi hızlı bir şekilde çıkartıp Elçine verdim ve 'Bu sana aldım' dedim.Suratım kıpkırmızıydı.Benim için hikaye işte bu noktada bitti.Elçin uzattığım hediyeyi almadı.Anlamıştı sevgililer günü için olduğunu.Serviste herkes bana bakıyordu.Hediyeyi yanındaki boş koltuğu koydum ve indim.Hediyemi değil açmak almamıştı bile.Nasıl olabilirdi bu?
  
  Daha ilk hayal kırıklıklarını yaşamaya başlamamış bir çocuk için bu kadarı fazlaydı.Gözlerim doldu,eve gidip yorganımı başımın üzerine çektim.O gece hiç kalkmadım yataktan.Daha sonra yaşadığım hayal kırıklıkları gibi bu da çok uzun sürdü benim için.O sene bitti ve ortaokula gitmek için yollarımız ayrıldı onunla.Elçine serviste başlayan aşkım yine serviste bitmişti.

  O zamanlar küçük olmamın etkisi ile büyüdükçe bu olay çok derinlerde kalmıştı benim için.İşte bugün yine bir 14 Şubatta yalnızlığın verdiği sıkılma duygusu ile tekrar hatırladım bu eski anımı ve Elçin'i şu ana kadar yaşadığım 14 Şubatları en anlamlı yapan kız seçtim.İyi ki bana o hayal kırılığını yaşattın ve bu yazıyı yazmamda yardımcı oldun.

5 Şubat 2012 Pazar

Yalnızlık Tanımları

-Yalnızlık: En üretken olabileceğin zaman.Hamile kaldığın düşüncelerini doğurmak paylaşsınlar diye yalnızlığını.
-Yalnızlık: Bir askılık bedenimizi çıkartıp astığımız ruhumuzla kaldığımız.
-Yalnızlık: Harikalar diyarı çektiğin tek nefesle.
-Yalnızlık: İnadına uyumamak.Sevdiğinin kokusuyla uyanamamak.Boş odanın soğuk havasının sinsi bir yılan gibi bulduğu battaniye boşluğundan girmesi kıçına,yüzüne vura vura uyandırması seni yalnızlığın.
-Yalnızlık: Sadece benim anladığım bana ait olan.
-Yalnızlık: Kahveydi.Şairin dediği gibi sigaraydı yalnız senin için yanan,içine çektiğinde dertlerini filtre edip dışarıya saldığın sarı dumanla rahatladığın.